444 1 633

Yurt dışı aramalar:
+90 212 368 16 00

Unutkanlık ve Alzheimer Hastalığı


18 Şubat 2022

Genel Tanıtım


1. Unutkanlık nedir?
Unutkanlık; öğrenilmiş bilginin tekrar hatırlanamaması halidir, öğrenme güçlüğünden
farklıdır. Unutkanlığı daha iyi anlayabilmek için beynin bilgiyi nasıl öğrendiğinden kısaca
bahsedeyim. Çevremizde gördüğümüz, duyduğumuz duyu organlarımızla algıladımız bilgi
öncelikle kısa süreli hafızaya kaydedilir, burada saniyeler süresince kalır, kalıcı olarak
kaydetmek istediklerimizi seçerek ve bu bilgiyi tekrarlaryaak kalıcı hafızaya kaydederiz.
Hatırlama süreci ise o bilginin gerektiği yerde kolaylıkla geri çağrılabilmesidir. Eğer bu bilgiyi
kullanamıyorsak veya bilgiye ulaşmada zorluk oluyorsa unutkanlıktan bahsederiz. Bu arada
hafızaya bilgileri kaydetmekte ve hatırlamakta kişinin dikkat işlevinin de katkısı oldukça
fazladır. Aslında kişinin hafızasında sorun yokken dikkat bozukluğuna bağlı da unutkanlık
gelişebilmektedir.


2. Unutkanlığa sebep olan durumlar nelerdir?


Unutkanlığa sebep olan durumlar hafızayı direk veya dolaylı olarak etkileyen
bozukluklardır.
Daha önce bahsettiğim gibi dikkat bozukluğu hafızayı dolaylı olarak etkilemektedir. Bu
yüzden dikkati bozan durum ve hastalıklar unutkanlığa yol açabilir. Örneğin;
anksiyete/endişede artış, depresyon, kafa dolgunluğu, kafa yorgunluğu, uykusuzluk , stres gibi
durumlar kişinin dikkatini bozarak unutkanlığa yol açabilirler.
Hafıza merkezini direk etkilenmesi ya hafıza merkezindeki hücrelerin düzgün çalışmasını
sağlayan maddelerin eksikliğinde veya bu hücrelerin ölümüne bağlı olarak gelişir.
Kandaki maddelerdeki eksiklikler ve bozukluklar hafıza merkezindeki hücrelerin
düzgün çalışmasını bozarak unutkanlığa yol açarlar. Örneğin; vitamin eksiklikleri özellikle B12
Eksikliği bunamaya benzer hafıza bozukluklarına yol açabilir. Ayrıca demir eksikliği, damar
darlıklarına yol açan şeker hastalığı, hipertansiyon, kolesterol yüksekliği gibi hastalıklar da
unutkanlık yapabilirler.
Direk hafıza merkezlerindeki nöronların ölümüne veya haraplanmasına yol açan
durumlardan en çok bilineni Alzheimer hastalığıdır. Diğer bunama/demans tipleri de hastalığın
evresine bağlı olarak hafıza merkezindeki nöronlarda hasarlanma yaparak unutkanlığa yol
açabilirler.
Ayrıca Parkinson hastalığı gibi önce hareketi kontrol eden hücrelerin kaybı ile seyreden
hastalıkların sonraki evrelerinde de bunama/demans görülebilir.
Bunun yanısıra beyin damar tıkanıklığı gibi damar yapısını bozan hastalıklar, deli dana
hastalığı gibi bazı enfeksiyonlar, madde kullanımı ve kronik alkolizme bağlı nedenler de hafıza
merkezindeki nöronların hasarı sonucu unutkanlığa yol açmaktadırlar.


3. Her Unutkanlık Alzheimer Hastalığı mı demektir?


Her unutkanlık Alzheimer Hastalığı anlamına gelmez. Bir kişinin unutkanlığı eğer
günlük iş ve sosyal yaşamını etkileyecek düzeydeyse ve kişi 65 yaş üzerindeyse o zaman
Alzheimer hastalığı düşünülebilir. AH’nın tüm dünyada görülme oranı 65-70 yaşları arasında
%4-5 kadardır. Bu oran her 5 yılda bir katlanarak artıp 90’lı yaşlarda %50’ye çıkmaktadır.

4.Alzheimer hastalığı nasıl bir hastalıktır, belirtileri nelerdir?


Alzheimer hastalığı beyin hücrelerinin kaybı ile seyreden bir hastalıktır. Beyinde nöron
dediğimiz hücrelerin içinde bulunan bir protein sarmalının yapısının bozularak hücrelerin içinde
birikmesi sonucu oluşmaktadır. Bu birikim zamanla beyin hücrelerinin ölmesine yol
açmaktadır. AH’da bu hücre kaybı önce hafıza merkezinden başlar. Bu yüzden kişinin ilk
yakınması unutkanlık olmaktadır. Aynı zamanda depresyonda ilk yakınmalar arasındadır. Sinsi
başlangıçlıdır, yani başlangıçta farkedilmeyebilir ancak hastalık yavaş yavaş ilerledikçe belirgin
hale gelir. Zamanla hafızanın yanı sıra kişinin diğer beyin fonksiyonları da bozulur. Kişinin
konuşmayı anlaması, konuşması, olayları muahekeme etmesi, planlaması, zaman, mekan algısı
bozulur. Kişilik ve davranış bozuklukları, halüsünasyonlar başlar. Hastalığın son evresinde de
artık kişi kendi adını dahi hatırlayamaz ve yatağa bağımlı hale gelir. Genellikle vücutta gelişen
herhangi bir enfeksiyon ile hasta kaybedilir.


4. Alzheimer hastalığı genetik /ailesel geçişli midir?


AH’ı genetik faktörler ve çevresel faktörlerin etkileşimi ile oluşmaktadır. Yani bazı
genetik faktörler bu hastalığı yakalanma riskini artırmaktadır. Ama tüm AH’larının yaklaşık
%1-2’si genetik kökenlidir. Ve genetik geçişli AH tipik olarak 60 yaş öncesinde başlamaktadır.


5. Alzheimer hastalığının tanısı nasıl konulur?


Unutkanlık yakınması ile başvuran bir hasta eğer 65 yaş üstündeyse mutlaka Alzheimer
Hastalığı açısından değerlendirilmesi gereklidir. Öncelikle hastanın yakınmaları ayrıntılı olarak
dinlenmelidir. Hastanın unutkanlığının başlangıç zamanı, ilerleme tarzı ve eşlik eden başka
yakınmalarının olup olmadığı anlaşılmalıdır. Hasta kendisi bu yakınmalarını anlatabilir. Ancak
daha ileri evrelerde hasta yakınından daha iyi bilgi alınabilir. Çünkü hastanın kendisi bu
durumun farkında olamayabilir. Sıklıkla ilk yakınmalar hastanın koyduğu eşyaları bulamaması
aynı şeyleri tekrar tekrar anlatması veya sorması şeklindedir. Bunun yanısıra hasta önce yabancı
mekanlarda sonra bildiği mekanlarda yönünü bulmakta güçlük çeker. Ayrıca konuşurken kelime
bulma güçlüğü, isimleri hatırlayamama, söylenenleri algılama güçlüğe de olur. Hastanın
ayrıntılı olarak öyküsünün dinlenmesinin ardından muayenesi yapılır, hastanın muyanesi mental
durum muayenesi ve nörolojik muayene şeklinde yapılır. Mental durum muayenesinde beynin
işlevlerini ölçen bazı testler uygulanmaktadır. Bu tesler hastaya sorular sorularak, çizim
yaptırılarak, kartlar gösterilerek ve bazı direktifleri yapması istenerek uygulanır. Bu testler tüm
dünyada kullanılan, benzer soruları içeren standart testlerdir. Bu testler ile hastalığın beyinde
etkilendiği bölgeler ve hastalığın ağırlığı tespit edilebilir.
Ayrıca Alzheimer hastalığının tanısını destekleyici olarak ve de diğer hastalıklardan
ayırmak için beyin görüntülemesi, kan tahlilleri ve gereğinde beyin omurilik sıvısı
değerlendirilmesi de yapılır.


6. Alzheimer hastalığının tedavisi var mıdır?


Alzheimer hastalığını geri çeviren, beyni eski haline döndüren bir tedavi maalesef
yoktur. Sadece hastanın günlük yaşamını daha kaliteli hale getirebilecek ilaç tedavileri vardır.
Bunların da etkinliği hastalık ilerledikçe azalmaktadır.
Ayrıca AH’na yakalanmayı engelleyecek bir tedavi de maalesef mevcut değildir. Ancak
hastalık başlamadan AH’na yakalanma riski oluşturan durumların düzeltilmesi bu hastalıktan
korunmada önemlidir. AH’da risk faktörleri değiştirilebilir ve değiştirilemeyen faktörler olarak
ikiye ayrılır.
AH için değiştirilemeyen risk faktörleri; ileri yaş, ailede demans öyküsü ve cinsiyettir.
Kadınlarda AH görülme riski erkeklerden daha fazladır.


Değiştirilebilir risk faktörleri ise bu hastalıktan korunmada asıl hedeftir. Bunlar tedavi
edilebilir tıbbi durumlar ve kişin yaşam tarzıdır. şeker hastalığı, sigara kullanımı, depresyon,
zihinsel ve fiziksel aktivitenin azlığı beslenme yetersizliği veya kötü beslenme, hipertansiyon,
obezite ve düşük eğitim düzeyi gibi durumlar AH’ açısından değiştirilebilir risk faktörleridir.


7. Alzheimer dışında hafıza ve beynin bilişsel işlevlerinde bozukluğa sebep olan demans ve
bunamalar var mıdır?


Evet, Alzheimer Hastalığı dışında hafıza problemlerine yol açan başka demans
sendromları da vardır. Bu demans sendromlarında öncelikle beynin diğer entelektüel işlevleri
bozulur, bu nedenle ilk yakınmaları genellikle unutkanlık değildir, hastalığın ilerlemesi ile
hafıza bozukluğu gelişir. Fontotemporal demans sendromu davranış bozukluğı ve kişilik
değişikliği ile başlar, hastalığın ilerlemesi ile hafıza bozukluğu eklenir.. Bunların yanısıra
Parkinsonizmle birlikte seyreden Lewy Body Demans olarak adlandırılan bir demans tipi de
vardır. Ayırca Parkinson Hastalığının ilerleyen evrelerinde de bunama, hafıza problemleri
ortaya çıkmaktadır. Bunların dışında daha nadir görülen demans sendromları da vardır.


8. Yaş alma sürecinde beyin sağlığı ve hafızamızı korumak için ve Alzheimer veya diğer
demanslardan korunmak için neler yapabiliriz?


Hastalıklar oluşmadan korunmak en iyi tedavi yöntemidir. Kırılan vazoyu yapıştırsanız
dahi eski haline dönemeyeceği gibi hasta olunca da beyini ve bedeni eski haline döndürmek
imkansızdır. O yüzden koruyucu hekimlik giderek önem kazanmaktadır. Zaten Alzheimer
hastalığı gibi beyin hastalıklarını tamamen düzelten bir tedavi yöntemi olmadığı için sağlıklı
yaş almak bu hastalıkdan korunmakta önemlidir. Bu yüzden 80 yaş üstünde ve halen beyin
olarak sağlıklı kişilerin demanslılardan farkları bilim insanlarının ilgisini çekmiştir. Yapılan
çalışmalar sonucunda bu kişilerin yaşamsal olarak bazı ortak özellikleri saptanmıştır. Bunlardan
birincisi bu kişilerin yaşamları boyunca fiziksel olarak aktif olmalarıdır. Yani bu kişiler düzenli
olarak yürüyüş/spor yapan veya gün içerisinde uyanık oldukları saatlerin çoğunu hareket ederek
geçiren kişilerdir. Ayrıca bu kişilerin beyinlerini de aktif tuttukları gözlenmiştir. Eğitim düzeyi
arttıkça kişinin AH yakalanma oranının düştüğü birçok çalışma ile gösterilmiştir. Bu durumda
beyni her yaşta devamlı aktif tutmak, yeni bilgiler öğrenmek önemlidir. İşleyen demir ışıldar
atasözü bu durum için uygundur. Bu kişilerin diğer bir ortak özellikleri pozitif karakter yapısına
sahip olmaları, diğer kişilerle iletişim halinde ve sosyal olmalarıdır. Ve en önemlisi bu kişilerin
düzgün beslendikleri ve zayıf oldukları görülmüştür. Özetle sağlıklı yaş alma sürecinin erken
yaşlarda hatta doğumdan itibaren sağlıklı bir yaşam biçimini benimseyerek olması idealdir.
Ancak her yaştaki kişi artık sağlıksız yaşam biçimine son verip bu sürece girdiğinde faydalarını
mutlaka görecektir.


9. İnsan hiçbir şeyi unutmasaydı her şeyi hatırlayabilseydi hayat nasıl olurdu?


Felaket olurdu. Unutmak insana verilmiş aslında en iyi özelliklerdendir. Eğer hiçbir şeyi
unutmasaydık yaşamımıza devam etmekte güçlük çekerdik. Tüm güzel şeyleri hatırladığımız
gibi tüm travmaları, üzüntüleri de hatırlayacağımız için yaşam tam bir kaos olurdu. O yüzden
her şey de olduğu gibi çoğu zarar azı karar.

Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

İlgili Birimler


Sizi Arayalım

Ad Soyad

E-mail

Telefon

Konu

Mesaj

Randevu Oluştur

Merkezlerimizden kolayca randevu oluşturabilirsiniz.

YOUTUBE


Kadınlarda görülen en sık kanser; meme kanseri | Prof. Dr. Mehtap Tunacı

Meme kanseri kadınlarda görülen kanser tipleri arasında birinci sırada yer almaktadır. Hayat boyu her 8 kadından birinin kansere yakalanma riski vardır. Meme kanseri, meme dokusundaki hücrelerden gelişen kanserlerdir. Meme dokusunun herhangi bir yerinden kaynaklanabilir. En sık görülen tipi; meme kanallarından kaynaklanan duktal kanser denen kanserlerdir. Süt üreten bezlerden köken alan lobüler kanserler de sık görülür. Ayrıca diğer dokulardan kaynaklanan daha nadir medüller, tübüler, müsinöz gibi tipleri de vardır. Risk Faktörleri Meme kanseri gelişiminde bilinen en önemli risk faktörleri şunlardır; Obez veya aşırı kilolu olmak Yeterli fiziksel aktivite yapmamak Alkol kullanımı İlk doğum yaşı 30’dan sonra olanlar veya hiç doğum yapmamış olanlar İlk adet yaşı: İlk adetini erken yaşlarda görenler, yaşam boyu daha uzun süre östrojen hormonuna maruz kalacaklarından dolayı risk artmaktadır. Menopoz yaşı: Menopoz bilindiği gibi kadının adetten kesildiği, doğurganlığının sona erdiği dönemdir. İleri yaşta (+55 yaş) menopoza girme meme kanseri riskini arttırmaktadır. Burada da etken uzun süre östrojen hormonuna maruz kalmadır. Kadın cinsiyet, ileri yaş BRCA-1, BRCA-2 mutasyonları gibi bir takım genetik değişiklikler Meme kanseri öyküsünün bulunması Göğüse radyoterapi almış olmak Bazı iyi huylu meme hastalıkları (fibroadenom, papillomatosis, gibi) Ailede meme kanseri öyküsü olması: Annesinde, anne tarafından akrabalarında, teyzesinde ve ve/veya kız kardeşinde meme kanseri olan kadınlarda meme kanseri gelişmesi riski normal toplumdan daha fazladır.

HABERLER

Tümünü Gör

SOSYAL MEDYA