444 1 633

Yurt dışı aramalar:
+90 212 368 16 00

Hücre içi mineral Analizleri


11 Ocak 2023

Genel Tanıtım


Hücre içi mineral Analizleri
Vücudumuzun ihtiyaç duyduğu bazı eser elementler metabolizmamız için enzimlerin işlev görmelerine katkı sağlayan kofaktör dediğimiz yardımcı minerallerdir. Bu minerallerin yeterli seviyede
alınmaları bağışıklık sistemi başta olmak üzere, gastrointestinal sistem, kardiovasküler sistem, sinir sistemi ve büyüme gelişme için hayati öneme sahiptir.

Bu eser elementlerin yalnızca yeterli miktarlarda alınmaları değil onların bağırsaklardan emilimlerini ve hücresel metabolik aktiviteleri için proteinlere bağlanmalarını zorlaştıran bazı toksik metallerin vücudumuzda birikiyor olmaları da önlenmesi gereken çok önemli bir sorundur.

Bu eser elementlerden Çinko, magnezyum, selenyum ve manganez özellikle barsak lümeninin bütünlüğünü korumak için hücreler arasında bulunan ve tight-junctions dediğimiz sıkı bağlantıların bariyer fonksiyonunun dengede tutulmasını sağlayan minerallerdir.

Barsak mirobiyotasındaki dengesizlikler, ülseratif kolit, Crohn gibi inflamatuar barsak hastalıkları, irritabl barsak sendromu ve geçirgen barsak sendromu gibi nedenlerle zarar gören emilim
fonksiyonları ve ekstraksiyon fonksiyonları yine bu dengenin korunmasından sorumlu olan Çinko, magnezyum, selenyum ve manganezin vucudumuz için yeterli seviyede kalmalarını engellemekte böylece süreci kısır döngü halinde eksiklik-kayıp-dengesizlik ile neticelenen bir sonuca götürmektedir. Bu eser elementlerin seviyelerinde eksiklikler bir kez başladımı ardından ortaya çıkan ve başta barsak mikrobiyotasındaki bozulmalar olmak izere adım adım etkilenen süreçler sonunda vücudumuz için geri dönüşü çok zor bozulmalara yol açabilmektedir.

Çinko, magnezyum, selenyum ve manganez için serum ve plazma düzeylerinin yanında hücre içi düzeylerinin de değerlendirilmesine ihtiyaç vardır. Bazı durumlarda serum ve plazma seviyeleri normal aralıklarda saptansa bile bu ölçümler vücudumuzdaki gerçek seviyelerini yansıtamayabilmektedir.

Bazı toksik metallerin bu eser elemetler ile yarışarak onların çok kritik öneme sahip kofaktör etkilerini baskılamaları ve yeterli seviyelerde olsalar bile etkinliklerinin bozulmasına yol açmaları, böylece hücresel faaliyetlerini engellemeye sebep olmaları önemli bir metabolik blokajdır. Çinko ile toksik metal olan kadmium, Magnezyum ile toksik metal olan nikel, Kalsiyum ile toksik metal
olan kurşun, Selenyum ile toksik metal olan civa arasında böyle bir blokaj ilişkisinin olduğu bilinmektedir. Bu yüzden bazı eser elementlerin yalnızca serum plazma ve ICP-MS yöntemiyle
saptanan hücre içi düzeylerinin ne olduğunun bilinmesi bile yetersiz kalmakta onları bloke eden toksik metallerin de sağlıklı seviyelerde olduklarının bilinmesi ile eksiklik-kayıp-dengesizlik kısır
döngüsünün oluşumu sürecin en başından engellenebilmektedir.

Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Sizi Arayalım

Ad Soyad

E-mail

Telefon

Konu

Mesaj

Randevu Oluştur

Merkezlerimizden kolayca randevu oluşturabilirsiniz.

YOUTUBE


Kadınlarda görülen en sık kanser; meme kanseri | Prof. Dr. Mehtap Tunacı

Meme kanseri kadınlarda görülen kanser tipleri arasında birinci sırada yer almaktadır. Hayat boyu her 8 kadından birinin kansere yakalanma riski vardır. Meme kanseri, meme dokusundaki hücrelerden gelişen kanserlerdir. Meme dokusunun herhangi bir yerinden kaynaklanabilir. En sık görülen tipi; meme kanallarından kaynaklanan duktal kanser denen kanserlerdir. Süt üreten bezlerden köken alan lobüler kanserler de sık görülür. Ayrıca diğer dokulardan kaynaklanan daha nadir medüller, tübüler, müsinöz gibi tipleri de vardır. Risk Faktörleri Meme kanseri gelişiminde bilinen en önemli risk faktörleri şunlardır; Obez veya aşırı kilolu olmak Yeterli fiziksel aktivite yapmamak Alkol kullanımı İlk doğum yaşı 30’dan sonra olanlar veya hiç doğum yapmamış olanlar İlk adet yaşı: İlk adetini erken yaşlarda görenler, yaşam boyu daha uzun süre östrojen hormonuna maruz kalacaklarından dolayı risk artmaktadır. Menopoz yaşı: Menopoz bilindiği gibi kadının adetten kesildiği, doğurganlığının sona erdiği dönemdir. İleri yaşta (+55 yaş) menopoza girme meme kanseri riskini arttırmaktadır. Burada da etken uzun süre östrojen hormonuna maruz kalmadır. Kadın cinsiyet, ileri yaş BRCA-1, BRCA-2 mutasyonları gibi bir takım genetik değişiklikler Meme kanseri öyküsünün bulunması Göğüse radyoterapi almış olmak Bazı iyi huylu meme hastalıkları (fibroadenom, papillomatosis, gibi) Ailede meme kanseri öyküsü olması: Annesinde, anne tarafından akrabalarında, teyzesinde ve ve/veya kız kardeşinde meme kanseri olan kadınlarda meme kanseri gelişmesi riski normal toplumdan daha fazladır.

HABERLER

Tümünü Gör

SOSYAL MEDYA