444 1 633

Yurt dışı aramalar:
+90 212 368 16 00

Diyabeti Doğru Yönetmek Sağlıklı ve Uzun Yaşam İçin Önemlidir


15 Ağustos 2022

Genel Tanıtım


Diyabet pankreastan salgılanan insülin miktarının azalması, bitmesi ya da insülin direnci nedeniyle salgılanan insülinin vücutta kullanılamaması sonucu oluşabilen metabolik bir hastalıktır. Tip1 diyabet insülinin vücutta tamamen bitmesi ile, Tip2 diyabet insülin salınımının azalması ya da kullanılamaması durumunda başlayabilmektedir. Diyabet birçok sistemi olumsuz etkilemektedir; kalp-damar sistemi, böbrekler, göz, nörolojik fonksiyonlar, cilt sorunları, karaciğer sorunları gibi. Sıklıkla değişebilen yüksek ya da düşük şeker seviyeleri hastayı fiziksel ve duygusal olarak rahatsız eder, geçici ya da kalıcı doku hasarlarına yol açabilir. Kan şeker seviyelerini ideal aralıkta bulunması önemlidir ve hastaya uygun oral ilaç, insülin, beslenme planı ve fiziksel aktivite ile kan şeker kontrolü sağlanabilir. Her hastanın kendisine özel beslenme planına ihtiyacı vardır; yaşam şekli, cinsiyet, fiziksel aktivite, kullanılan ilaçlar bu düzenin planlamasında ayrı ayrı rol oynar. Obezite diyabetin başlamasını tetikleyebilir, özellikle vücutta bel çevresinin aşırı yağlanması durumu insülin kullanımını azaltabilir.

Öncelikle; genel sakıncalı yiyecekler öğünlerden ve ara atıştırmalardan çıkarılmalıdır; şekerli, beyaz unlu tüm yiyecek ve içecekler, alkol, taze sıkılmış meyve suları, bazı meyveler(muz, incir, üzüm, kavun), patates, mısır, pirinç, şehriye, hazır çorba ve paketli yiyecekler(içeriği kontrol edilerek tüketilebilir) Kişiye özel ana öğün ve ara öğün planları hazırlanmalıdır; yaşam şekli ve hastanın kullandığı medikal tedavi ile uyumlu 4,5 ya da 6 öğün planı hazırlanabilir. Gece geç saatlerde öğün dışı atıştırmak sabah açlık şekerinin yüksek seyretmesine ve gece reflü ataklarına sebep olabilir. Düzenli fiziksel aktivite kan şekeri kontrolünde önemlidir ve aktivite saatine ve yoğunluğuna göre öğünler planlanmalıdır. Sağlık kontrolleri doktorun önerisine göre 3, 6 ay ya da 1 aralıklarla yapılabilir.

Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

İlgili Birimler


Sizi Arayalım

Ad Soyad

E-mail

Telefon

Konu

Mesaj

Randevu Oluştur

Merkezlerimizden kolayca randevu oluşturabilirsiniz.

YOUTUBE


Kadınlarda görülen en sık kanser; meme kanseri | Prof. Dr. Mehtap Tunacı

Meme kanseri kadınlarda görülen kanser tipleri arasında birinci sırada yer almaktadır. Hayat boyu her 8 kadından birinin kansere yakalanma riski vardır. Meme kanseri, meme dokusundaki hücrelerden gelişen kanserlerdir. Meme dokusunun herhangi bir yerinden kaynaklanabilir. En sık görülen tipi; meme kanallarından kaynaklanan duktal kanser denen kanserlerdir. Süt üreten bezlerden köken alan lobüler kanserler de sık görülür. Ayrıca diğer dokulardan kaynaklanan daha nadir medüller, tübüler, müsinöz gibi tipleri de vardır. Risk Faktörleri Meme kanseri gelişiminde bilinen en önemli risk faktörleri şunlardır; Obez veya aşırı kilolu olmak Yeterli fiziksel aktivite yapmamak Alkol kullanımı İlk doğum yaşı 30’dan sonra olanlar veya hiç doğum yapmamış olanlar İlk adet yaşı: İlk adetini erken yaşlarda görenler, yaşam boyu daha uzun süre östrojen hormonuna maruz kalacaklarından dolayı risk artmaktadır. Menopoz yaşı: Menopoz bilindiği gibi kadının adetten kesildiği, doğurganlığının sona erdiği dönemdir. İleri yaşta (+55 yaş) menopoza girme meme kanseri riskini arttırmaktadır. Burada da etken uzun süre östrojen hormonuna maruz kalmadır. Kadın cinsiyet, ileri yaş BRCA-1, BRCA-2 mutasyonları gibi bir takım genetik değişiklikler Meme kanseri öyküsünün bulunması Göğüse radyoterapi almış olmak Bazı iyi huylu meme hastalıkları (fibroadenom, papillomatosis, gibi) Ailede meme kanseri öyküsü olması: Annesinde, anne tarafından akrabalarında, teyzesinde ve ve/veya kız kardeşinde meme kanseri olan kadınlarda meme kanseri gelişmesi riski normal toplumdan daha fazladır.

HABERLER

Tümünü Gör

SOSYAL MEDYA